Sağlık bilgi platformuı - 11 Şubat 2025, Salı

Düşük riskine çözüm; PGT

Düşük riskine çözüm; PGT

Gebelikte düşük riskinin kadının yaşı ile birlikte artış gösterdiği ifade ediliyor. Bu risk artışının yumurtalarda artan genetik bozukluk riski ile açıklanabileceği belirtiliyor.

Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Sağlığı Koordinatörü ve Tüp Bebek Merkezi Direktörü Prof. Dr. Aydın Arıcı, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Ebru Öztürk Öksüz ve Tüp Bebek Laboratuvar Sorumlusu Embriyolog Dr. Murat Başar tekrarlayan düşükler ve bunu önlemek için kullanılan PGT yöntemini anlattılar.

YAŞ İLERLEDİKÇE…

Kadın yaşı ile birlikte yumurtaların sayısı azalıyor, yumurtaların kalitesi bozuluyor ve bunlara ek olarak da yumurtalarda genetik anormallik riski artış gösterebiliyor. Tüm bu faktörler de kendiliğinden elde edilmiş gebeliklerde dahi düşük riskini artırıyor. Örneğin 35 yaşın altında elde edilen kendiliğinden gebelikte mevcut düşük riski yüzde 15 civarında iken bu oran 40 yaş sonrası hamileliklerde %35-40’lara kadar çıkabiliyor.

DÜŞÜK RİSKİNE KARŞI ÖNLEM

Kadın yaşı arttıkça düşük riski artışını bildiğimiz için ileri yaş hastalara tüp bebek tedavisi ile birlikte embriyoların genetik olarak incelenerek transfer edilmesi işlemi yani preimplantasyon genetik tanı (PGT) önerilebiliyor. Böylece hem gebelik şansını arttırmak hem de elde edilen gebelikte düşük riskini azaltmak mümkün olabiliyor. Genetik yapısı sağlıklı olan embriyoların rahimde tutunma şansları daha yüksek oluyor.

TEKRARLAYAN DÜŞÜK

Gebeliğin 20. haftasından önce gerçekleşen iki veya daha fazla düşüğe ‘tekrarlayan düşük’ denir. Genetik faktörler düşüğün en önemli nedenidir. Çalışmalar tekrarlayan düşüklerin birçoğunun kromozom (genetik) bozukluklarına bağlı olduğunu gösteriyor. Genetik faktörler (anne ve babada olan kromozom problemleri), anatomik nedenler (rahimde miyom, şekil bozukluğu, perde, yapışıklık gibi veya rahim ağzı problemleri), hormonal bozukluklar, kanda pıhtılaşma sorunları tekrarlayan düşüklerin başlıca nedenleri olarak sayılabilir. Genetik faktöre bağlı tekrarlayan düşük olgularında ya da herhangi bir neden saptanamayan hastalarda tüp bebek tedavisi ve embriyoların preimplantasyon genetik tanı yöntemi ile seçilip, genetik açıdan taranarak en sağlıklı embriyonun rahime transfer edilmesi mutlak tedavi şeklidir.

PGT YÖNTEMİYLE BOZUK EMBRİYOLAR ELENİYOR

Preimplantasyon Genetik Tanı (PGT) hamileliğin genetik olarak normal bir bebek ile başlayabilmesini sağlar. Tüp bebek tedavi yöntemi kullanılarak elde edilen embriyolarda genetik inceleme yapılması işlemi olan PGT sayesinde doğacak bebekteki olabilecek kromozom bozuklukları tespit edilip anormal olanlar elenerek normal (sağlıklı) embriyoların rahime transferi gerçekleştiriliyor. Böylece gebelik şansı artırılıyor, düşük riski de azaltılabiliyor.

HER ÇİFTE PGT ÖNERİLMİYOR

PGT’nin ilk olarak Londra’da 1980’lerin ortalarından itibaren uygulanmaya başlandığını biliyoruz. Bu yöntem kullanılarak ilk sağlıklı bebek 1989’ların başında dünyaya geldi. PGT,  sperm ve yumurta hücresinin laboratuvar ortamında döllenmesi sonucu oluşan embriyolardan hücre alınarak yapılıyor. Alınan hücrelerde tüm kromozomların sayısal ve yapısal bozukluk taşıyıp taşımadığına bakılabildiği gibi Akdeniz Anemisi gibi tek gen hastalıkları (tek bir genin bozukluğuyla ortaya çıkan hastalıklar) dediğimiz yüzlerce hastalık taranabiliyor. Böylece genetik olarak sağlıklı embriyolar anne adayına transfer edilerek sağlıklı bebeklerin dünyaya getirilmesi sağlanabiliyor. Ancak tüp bebek tedavisi için gelen çiftlerin hepsine PGT önerilmiyor. PGT, kendisinde ya da eşinde ciddi ailesel genetik bir rahatsızlık bulunan, genetik olarak hasta bir çocuğa sahip olan, tekrarlayan gebelik kayıpları yaşayan, ileri anne yaşı olan, ileri derecede erkek kısırlığı olan ve iki veya üç kez başarısız tüp bebek tedavisi yaşayan çiftlere öneriliyor.

PGT SAĞLIKLI ÇOCUK SAHİBİ OLABİLMEYE OLANAK SAĞLIYOR

Birçok genetik anomalinin çaresi bulunmuyor ve yakın bir gelecekte de bulunacağa benzemiyor. Bu durum hem çocuk hem de aile için sosyal ve de maddi anlamda ciddi sıkıntılar doğurmaktadır. Bu sebeple genetik anomalinin oluşmadan önlenmesi şu an için en iyi çözümdür. PGT yöntemi de bunu sağladığından dolayı çok avantajlı bir yöntemdir. Ayrıca PGT yöntemi gebelikte uygulanabilecek doğum öncesi tanısal testlere alternatif olması, olumsuz gelen test sonucunda hamileliği sonlandırma riski olmadığından ve ailedeki genetik rahatsızlıkları içermeyen sağlıklı çocuk sahibi olabilmeye olanak verdiğinden dolayı da çok avantajlıdır.

PGT nasıl bir işlem?

  • Genetik açıdan incelenecek embriyoları oluşturmak için yumurtalıklar uyarılır
  • Sperm ile birleştirilip embriyoların üretilebilmesi için yumurtalar toplanır
  • En fazla sayıda embriyo elde edebilmek için mikroenjeksiyon yöntemi (Spermin yumurtanın içine enjekte edilmesi) kullanılarak yumurtalar döllenir
  • Döllenen yumurtaların gelişimleri izlenir. Döllenmeden sonraki 3. gün ya da 5. gün genetik analiz yapmak üzere embriyodan hücre alınır (biyopsi). Bu teknik çok özel bir tekniktir ve son derece tecrübe ve uzmanlık gerektirmektedir. Biyopsiyi yapan embriyoloğun uzmanlığı ve yeteneği sonucu doğrudan etkilemektedir.
  • Embriyodan alınan hücreler incelenmek üzere genetik laboratuvarına gönderilir.
  • Genetik laboratuvarından gelen sonuca göre sadece genetik olarak normal olan embriyolar hastaya aktarılır. Embriyo transferinden yaklaşık 12 gün sonra hamilelik sonucu beklenir.
  • Bugün tüm dünyada yaklaşık 1000’den fazla PGT bebeği dünyaya gelmiştir. Yöntem yeni bir yöntem olmasına karşın çok hızlı bir gelişim göstermekte ve başarı oranları da her geçen gün artmaktadır.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz